Karaciğer kanserleri, karaciğerin kendi parankim dokusunda ortaya çıkan tümörler olarak tanımlanabilir ancak karaciğerde gözlenen kanserlerin pek çoğunun başka bir bölgede yerleşen kanserlerin yayılması yolu ile oluştuğu unutulmamalıdır.
Primer karaciğer kanserleri (direkt karaciğerin kendi tümörleri)
özellikle Hepatit B enfeksiyonunun yaygın olduğu bölgelerde hastalık önemli bir halk sağlığı sorunu iken, aşılamanın etkin yapıldığı gelişmiş ülkelerde daha az rastlanılan bir kanser türüdür.
Erkeklerde kadınlara kıyasla daha yaygındır. Karaciğerin fonksiyonel hücresi olan hepatositten kaynaklanan hepatoselüler karsinom karaciğer kanserlerinin yaklaşık %90’ını oluşturur.
Geriye kalanlar ise çoğunlukla karaciğer içindeki safra yollarından köken alan kolanjiyokarsinom adı verilen tümörlerdir. Genellikle tanı anında ileri evrede saptanırlar.
Karaciğer Kanseri Belirtileri
Karaciğer kanseri olan birçok hastada erken dönemde herhangi bir belirti olmaz. Bu nedenle özellikle kronik hepatitli, siroza sahip gibi yüksek riskli hastalarda takip, şikayet olmasa da erken tanı için çok önemlidir.
Karaciğer kanserleri genellikle karında şişkinlik, ciltte sararma, kaşıntı, karnın sağ üst kısmından başlayıp sırta vuran ağrı, ani kilo kayıpları, haftalar süren iştahsızlık, çok az yemek yenmesine rağmen yemek sonrası tokluk ve şişkinlik hissi, ateş, geceleri terleme genel sağlıkta ani kötüleşme, idrar renginde koyulaşma ve soluk renkli dışkı gibi sarılık belirtileriyle kendini gösterir.
Bu sayılan belirtilerden çoğu karaciğer kanseri demek için ayırıcı belirtiler değildir çünkü tamamı pek çok başka durumdan da kaynaklanabilir.
Karaciğer Kanseri Tedavisi
Hepatoselüler karsinom (HCC) en yaygın görülen karaciğer kanseridir ve farklı tedavi seçenekleri mevcuttur. Hastaların en çok yarar gördükleri tedavi yöntemi cerrahi tedavidir.
Tümörleri içine alacak şekilde karaciğerin bir bölümünün çıkarılması (Hepatektomi) veya karaciğer nakli tedavi seçenekleridir. Bu konuda deneyimli cerrahlar ile güvenli sınırlarda uygulanabilir. Karaciğer cerrahisinde dikkat edilen bir nokta geriye kalacak karaciğerin hastaya yetecek fonksiyonel kapasitede ve boyutta olmasıdır.
Cerrahinin uygun olmadığı tümörlerde veya bu büyük ameliyatları kaldıramayacağı düşünülen hastalarda kemoterapi, radyoterapi, tümörün yakıldığı yöntemler (ablasyon tedavisi) veya tümörü besleyen damarların kemoterapi kürecikleri ile tıkanması veya damar içi kemoterapi uygulamaları yapılabilir.